Cumhuriyet yazarı Barış Terkoğlu, tüm dünyanın kilitlendiği sapık milyarder Jeffrey Epstein ile Türkiye'deki benzerlikleri yazdı: VIP kişiler kaset korkusuyla itaat ediyordu.
Cumhuriyet gazetesi yazarı Barış Terkoğlu, cinsel istismar ve fuhuş ağı kurmak suçlamasıyla tutuklanan ve cezaevinde ölü bulunan sapık milyarder Jeffrey Epstein skandalı ile Adnan Oktar grubunun benzerliklerinin dikkat çektiğini belirtti.
Terkoğlu; "Epstein’ın adasıyla Oktar’ın "yalısı" arasındaki en önemli benzerlik içerde kayıt alan kameralardı! Oktar’ın "yalı"sındaki odalarda, özel sistemlerle yerleştirilmiş gizli mikro kameralar vardı. Oktar yargılamaları sırasında açığa çıkanlara göre, bu binada yüzlerce kişi istismar edildi. Tıpkı ABD’deki gibi, çok sayıda ünlü isim burada ağırlandı, en özel anları kaydedildi. Görüntüler iki işe yarıyordu. İstismara uğrayanlar kaydedilmenin korkusuyla susuyor, VIP kişiler ise kaset korkusuyla itaat ediyordu" diye yazdı.
Türkiye'de Epstein vakasının paralel hikâyesi yaşandığını kaydeden Terkoğlu, "Bir zamanlar politikacılarla içiçe olan, İslamcıların omuz omuza durduğu, 'cemaat' olarak saygı gösterilen Oktarcılar, faaliyetlerine 2018’e kadar devam etti. İstismarla suçlanan Epstein cezaevinde intihar ederken, aynı suçtan hüküm giyen Oktar yaklaşık 6 yıldır hapiste. Silivri’deki "günah yalısı"na yakın cezaevinde kalıyor" ifadelerini kullandı.
SEKS GÖRÜNTÜLERİ ŞANTAJI…
Peki grup, 1998 yılında mikro kameraları nasıl elde etti? Aslında yanıtı, 1999’da polise verilen ifadelerle bulundu. Adını andığım Hasan Basri Güner, ABD’de kurduğu çeşitli bağlantılar ile çantalarca mikro kamera, uzaktan izleme dinleme ekipmanını Türkiye’ye getirmişti. O yıllarda bunlar devletin bile elinde yoktu. Anlatılana göre, Oktar’ın ABD’deki kuzeni Mete Oktar da Güner’e yardımcı olmuştu.
"Yalı" kod adlı binadaki olaylar ifadelere de yansıdı. Epstein dosyasındaki Banu Küçükköylü’yü gruba getiren ve sistemi kuran Hasan Basri Güner, ifadesinde şöyle anlattı:
"Adnan Hoca bu şekilde cinsel ilişkiye giren kadınların fotoğraf ve kamerayla çıplak ve uygunsuz görüntülerin çekilmesini, çekilmesi halinde bu kadınların aleyhimizde konuşamayacaklarını, bunları sır gibi saklayacaklarını söyledi. (…) Benim mesleğim ve eğitim durumum elektronik ve elektrik yüksek mühendisi olduğu için bana bir ekip kurmam talimatını Adnan Oktar verdi."
EL YAZILI İTİRAF…
Adnan Oktar da 1999 yılında gözaltına alındığında, "Yalı" kod adlı çiftlikteki kasetlerin akıbetini kendi el yazısıyla anlattı:
"Daha önce birçok kişi hakkında gizli kamera çekimi yapılmıştı. Fakat bunların vicdana uygun olmadığını söylediğim için bu kasetler Silivri’de yakılarak yok edilmişti. Bu çekimlerin Serkan ve Hasan tarafından yapıldığını biliyorum"