Dilan ve Engin Polat çiftinin karapara aklama ve vergi kaçırma suçlamalarından tutuklandıktan sonra birçok fenomen mercek altına alındı.
Yeni gelişmeleri bugünkü köşesinden ‘Dahası da var…’ diyerek paylaşan Cumhuriyet yazarı Murat Ağırel, karapara soruşturmasının derinleştiğine dikkat çekti ve yasadışı bahisle ilgili çarpıcı detaylar paylaştı.
Yasadışı sanal bahis işlem hacminin 750 milyar lira olduğunun Emniyet tarafından dile getirildiğini hatırlatan gazeteci Ağırel, “Türkiye’de şu anda yasadışı sanal bahis sitelerinde oyun oynayan 5 milyon kişi var. Bunu tahmini olarak söylemiyorum. Üyelikleri inceliyorum” dedi ve “S.O. Karabiberim” adlı kullanıcıya dikkat çekerek şu detayları paylaştı:
“Mesela kamuoyunca kumar bağımlılığı bilinen ve hakkında çok sayıda haber yapılan bir sanatçı “S.O. Karabiberim” kullanıcı koduyla, Diamond VIP statüsünde 11.8 milyon Türk Lirası oyun oynamış.”
İşte “Karapara işinde soruşturma derinleşiyor” başlıklı yazının ilgili bölümü:
“Değerli dostum Ozan Bingöl bir bilgi paylaştı. Aslında durumun vahameti ve büyüklüğü hakkında da son derece yararlı bir paylaşım.
Şöyle ki şans oyunlarında bu yıl vergi hedefi 26.2 milyar lira olarak belirlendi. Ve bu hedefe yılsonunda rahatlıkla ulaşılmış olacak. Ozan Bingöl’e göre şans oyunlarında en düşük vergi oranını dikkate aldığımızda bile, bu yıllık 250 milyar liranın üzerinde bir işlem hacmi demek oluyor. Bu, işin yasal boyutu. Yasadışı tarafını ise varın siz düşünün!
Yasadışı sanal bahis işlem hacminin 750 milyar lira olduğu Emniyet tarafından dile getiriliyor.
Türkiye’de şu anda yasadışı sanal bahis sitelerinde oyun oynayan 5 milyon kişi var. Bunu tahmini olarak söylemiyorum. Üyelikleri inceliyorum. Mesela kamuoyunca kumar bağımlılığı bilinen ve hakkında çok sayıda haber yapılan bir sanatçı “S.O. Karabiberim” kullanıcı koduyla, Diamond VIP statüsünde 11.8 milyon Türk Lirası oyun oynamış.
O kadar çok kişi var ki!
Polat davasında ise Emniyet ve savcılık ısrarla sanal bahis parası üzerinde duruyor. Bu sanal bahis ayağının ise Gürcistan ile bağlantılı olduğu düşünülüyor. Soruşturma ayrıntısında da sanıklara sorulan sorularda da bu ayrıntı yer alıyor. Mesela savcılık, Engin Polat’ın Gürcistan ve Kıbrıs’a giriş çıkış bilgilerini çıkarmış. Dosyada yer alan bilgilere göre Engin Polat 21.11.2019 tarihinde gece 20.07’de Artvin Sarp Sınır Kapısı’ndan giriş yapıyor ve 22.11.2019 tarihi ve 01.29’da çıkış yapıyor. Bunun için aile ile birlikte ziyaret diyor. Olabilir.
Ancak 22.04.2023 tarihinde yine Artvin Sarp Sınır Kapısı’ndan gece 00.46 da giriş yapıyor ve aynı gün gece 05.50 de çıkış yapıyor. Yani sıra beklemeyi saymazsak 4-5 saatlik bir ziyaret için karayolu ile yapılan bu ziyaret acaba ne amaçlıydı? Bence çok ilginç.
Tabii şimdi herkes Polat ailesini konuşuyor. Peki, Polat ailesinin bire bir kopyası olan diğer güzellik salonu sahipleri? Onların farkı nedir?
Onlar da akıl ve mantık ile izah edilemeyecek hayatlarını sergilemediler mi? Kiralık özel jetler, Range Rover, Ferrari, Porsche marka arabalar, yatlar, fabrikalar, para makinelerinden para saçmalar, kilolarca külçe altınlar hepsi sosyal medya hesabından bu milletin gözüne gözüne sokulmadı mı?
Şirketlerini inceliyorum. Hatta ulaşabildiğim kişilere soru soruyor ve şirket evraklarını, ödedikleri vergileri, matrahları ve nereden kazandın sorusunu, paranın kaynağını soruyorum.
Cevap gönderenler oluyor hatta tüm evraklarını gönderen oluyor.
Ya da Neslihan (Neslim) Güngör gibi “Hangi sıfatla istiyorsunuz? Bunda bir kamu yararı yok. Öyleyse Etiler’de lüks arabaya binen her çocuğun ve ailesinin de evraklarını isteyin. Toplumun ahlaki yapısı önemli ise dizilerde nasıl hayatlar yaşanıyor önce onlara bakın” diye cevaplayan da oluyor.
Tabii ben talihsiz bir cevap olarak nitelemiştim o an sinir veya telaş haline yormuştum ancak nedeninin başka bir durum olduğunu anladım. Zira gazeteciler yarı kamu görevlisidir. Sorduğu sorular kamu adına sorulardır. Kamuoyuna duyurmayacağım cevabın sorusunu neden sorayım? Küstahlaşmadan cevap verilmez veya verilir. Hepsi haberdir.
Hatta yazımı yazarken bir gelişme yoktu ama ilk olarak Tayyar ve Özlem Öz çifti hakkında bir gelişme yaşanacağını duydum. Yazıyı baskıya girene kadar ilan edilirse şaşırmam. Sonrasında ise ismi kamuoyu tarafından bilinen diğer kişilere soruşturma başlayacağını öğrendim.
Tavsiyem (!), sakın “Noterden devir işlemlerini yaptım kurtuldum” diye düşünmeyin, siyasi bağlantılar kurarak veya bazı vakıf ve yöneticiler aracılığı ile birtakım girişimlerde bulunmayın. Bu girişimleriniz biliniyor ve duyuluyor.
Ben isimlere takılmıyorum. Mutlaka hepsi masumdur ve işlerinden kazandıkları paraların vergilerini ödemişlerdir. Öyle ya her namuslu insan bunu yapar...
Ama iki kere iki her zaman dört eder. Bir insan yılların emeğiyle zenginleşmiyorsa çalıyordur. Bunu da savcılar araştırır, ortaya çıkarır, delillerini koyar.
Aslında bu konuyu başka bir yazıda işlemek istiyorum ama burada lümpen yaşamların, kültürsüz, sanatsız, kitap okumayan bir kesimin kolay yoldan sınıf atlama çabasını görüyoruz.
İnsanlar koca bir ay çalışıp bir maaş parayı kiralara faturalara ödeyip sosyal hayatını evde televizyon izlemekten ibaret hale getirmek zorunda kalıyorsa, çocuklar doğru düzgün tatil yapamıyor, güzel gelecek hayalleri kuramıyorsa bu görgüsüzlük ile hesaplaşmak için elimden geleni yapacağım.”