JP Morgan'dan dikkat çeken analiz: "Türk ekonomisi resesyona girecek..!"

JP Morgan'dan dikkat çeken analiz:
A- A+

Küresel yatırım bankalarının Türk ekonomisi üzerindeki beklentilerine bir yenisini de JP Morgan ekledi. JP Morgan Merkez Bankası'nın bu ay politika faizini yüzde 25'e çıkarmasını bekliyor. Kurum ayrıca, 2023'ün ikinci yarısında kredi koşullarının sıkılaşmasıyla birlikte Türkiye ekonomisinin resesyona gireceği tahmininde bulundu.

Seçim gündeminin ana konusu olan 'ekonomi' seçimlerin ardından döviz kurunun hızlı yükselişi ve enflasyonla ilk sıradaki yerini bırakmamaya devam etti. Uluslararası yatırım bankaları da Türkiye ekonomisi üzerindeki öngörülerini paylaşıyor.

Daha önce Goldman Sachs, ortodoks bir politika yapıcının politika faizini yüzde 40’a çıkararak piyasa faizleri seviyesine yükseltmesi gerektiğini aktararak "kur ve enflasyon beklentileri sabitlendikten sonra yıl sonuna kadar faizi yüzde 25’e indirmek mümkün olabilir" değerlendirmesini yapmıştı.

Goldman Sachs'ın ardından ABD merkezli yatırım bankası JP Morgan da beklentilerini paylaşarak 'resesyon' tahminini yazdı.

YÜZDE 25'E YÜKSELECEK

BBC Türkçe'nin yer verdiği haberde, Reuters ajansındaki habere göre JP Morgan, yüzde 8,5 seviyesindeki politika faizinin ilk Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında yüzde 25'e yükseltileceği tahmininde bulundu.

TCMB, 22 Haziran'da politika faizini belirlediği aylık Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısını yapacak.

PPK ilk kez TCMB'nin yeni başkanı Hafize Gaye Erkan'ın başkanlığında toplanacak.

YIL SONU BEKLENTİSİ: YÜZDE 30

JP Morgan politika notunun yazarı Nicolaie Alexandru-Chidesciuc, "Yıl sonu politika faizi beklentimizi yüzde 30'da sabit tutuyoruz" ifadelerini kullandı.

Faizin bu orandan daha yüksek olma ihtimalini de göz önünde bulunduran JP Morgan, 2023'ün ikinci yarısında kredi koşullarının sıkılaşmasıyla birlikte Türkiye ekonomisinin resesyona gireceği tahmininde bulundu.

Resesyon ya da durgunluk, bir ülkenin Gayri Safi Yurtiçi Hasılası'nın (GSYİH) arka arkaya iki çeyrek boyunca azalması durumuna verilen isim.

Merkez Bankası'nın belirlediği politika faizi, başta ev kredisi faizleri olmak üzere, kredi kartları, banka kredileri ve otomobil kredileri gibi borçları etkiliyor.

Borç verenler, faiz oranlarının yükselmesini bekliyorlarsa oranlarını daha da yükseltmeye karar verebilir.

Zaten faiz, merkez bankalarının kullandığı bir araç olarak, yüksek enflasyonla bu şekilde mücadele ediyor.

Faiz oranları yükseldikçe borçlanma daha pahalı hale geliyor ve bu da enflasyonu kontrol etmeye yardımcı oluyor. Çünkü insanları daha az borç almaya, daha az harcamaya ve daha çok tasarruf etmeye teşvik ediyor.

Ancak, TCMB ekonomiyi çok fazla yavaşlatmak istemediği için bu zor bir dengeleme müdahalesi.

TCMB uzunca bir süredir düşük faiz, yüksek enflasyon politikası izliyor. Politika faizi yüzde 8,5 olmasına rağmen bankalardaki kredi ve mevduat faizleri bunun üç katı seviyesini bulabiliyor.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek görevi Nureddin Nebati'den devralırken, "Hükümetimizin temel hedefi, toplumsal refahı artırmaktır. Bu hedefe ulaşmada şeffaflık, tutarlılık, öngörülebilirlik ve uluslararası normlara uygunluk temel ilkelerimiz olacaktır. Türkiye'nin rasyonel bir zemine dönme dışında bir seçeneği kalmamıştır. Kurala dayalı, öngörülebilir bir Türkiye ekonomisi özlenen bir refaha ulaşmada anahtar olacaktır" demişti.

Şimşek, "orta vadede enflasyonun yeniden tek haneli rakamlara düşürülmesini" öncelikleri arasında sıralamıştı.

Resesyon Nedir?

Resesyon, bir ülkenin ekonomik faaliyetlerinde en az altı ay süreyle gerileme yaşanması nedeniyle reel gayri safi yurt içi hasılanın düşmesi, ekonomik faaliyetlerde duraklaması, negatif anlamda istikrarlı bir konjonktür dalgasında doruğu izleyen reel ekonomik faaliyet düzeyinde ılımlı daralma aşamasıdır. Ekonomideki daralma ılımlı değil şiddetli olursa buna depresyon denmektedir.

ÜLKE EKONOMİLERİ NEDEN RESESYONA GİRER?

Ekonomik büyümenin nüfus artış hızının altına inmesi,
Kişi başına düşen milli gelirin durağan ve gerileyen haline dönüşmesi,
İşsizliğin artması,
Ekonomik faaliyetlerin duraklaması ve gerilemesi,
Üretim faaliyetlerinin düşmesi, gibi sonuçla ülkelerin resesyona girmelerindeki en temel sebepleri oluşturur.
Resesyon, makro ekonomide geleneksel olarak reel gayri safi yurtiçi hasılanın(GSYİH) iki veya daha fazla çeyrek yıllık periyodda arka arkaya negatif büyüme göstermesi durumudur. Uzun bir resesyon ekonomik çöküş olarak nitelendirilir.

Durgunlukla mücadelede kamu harcamaları siyaseti, ekonominin tam çalışma düzeyinde balansa kavuşabilmesi için özel harcamalardaki yetersizliklerin, kamu harcamaları ile giderilmesi neticesini doğurmaktadır. Bu tür bir politika ile milli gelir düzeyinin düşmesi önlenmiş, özel sektör harcamalarının azalmasına mani olunmuş ve ekonomideki daraltıcı güçler ortadan kaldırılmaya çalışılarak genişleme sürecine sokulmuş olacaktır.

Durgunlukla mücadelede, kamu harcamalarını aynı düzede bırakarak vergileri azaltma yoluna gidilebilmektedir. Vergileri azaltma politikasının etkinliği için verginin konusunun geniş olması gerekir ki vergi indirimlerinden daha çok kişi istifade ederek, kullanılabilir gelir artarak kişilerin tüketim ve yatırım harcamalarında artış sağlanabilecektir.

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

Yorum yazmalısınız
İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Manşet haberler
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •