DEVA Partisi kontenjanından CHP'den milletvekili adayı gösterilmesi tepki çeken eski Adalet Bakanı Sadullah Ergin, katıldığı bir televizyon programında açıklamalarda bulundu. "Teröristbaşı Fethullah Gülen ile görüştünüz mü?" sorusuna yanıt veren Ergin, FETÖ elebaşı Gülen'le 2004-2005'te ABD'de bir kez görüştüğünü söyledi. Öte yandan Ergin, "Bıraktığım kadrolar, bugün devletin en üst katındalar." ifadelerini kullandı.
DEVA Partisi kontenjanından CHP Ankara 1. Bölge'den aday gösterilen eski Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Habertürk'te Mehmet Akif Ersoy'un sorularını yanıtladı.
Sadullah Ergin'in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
Algıyla olgular aynı değil. Bizim AK Parti'den duygusal olarak kopuşumuzu hızlandıran olaylar Gezi olaylarıdır. Biz sürecin doğru yönetilmediğini, farklı bir yönetimle sürdürülebilir kılınacağını ifade ettik.
Gezi olaylarında asayiş ve vandallıkla ilgili eleştirilerimiz vardı. Arabaları yakmalar, kamu malına zarar vermeler... Ama onun dışında gösteri haklarını, insanların fikrini dile getirme haklarını bakanlar içinde de bunu savunduk.
Gösteri olarak başlayıp, bir süre sonra farklı marjinal grupların istismarına açık hale geldi. CHP hatırlarsanız mitingini iptal kararı alıp Taksim'e gitme kararı aldı. Biz o esnada sayın Başbakan'a, Taksim'deki barikatları kaldırılması gerektiğini söyledik. O gün barikatlar kaldırıldı, CHP heyeti girdi. Aksiyon olmayınca öğleden sonra sönümlendi zaten.
Yürütme erkinin içerisindesiniz. Yapılan iş, doğru bir yere gitmiyorsa tepki kitlesel geliyor. Görev alanınızla ilgili olunca size geliyor tepki.
1 Mayıs 2009 tarihinde Adalet Bakanı oldum. Ergenekon soruşturmaları 2 sene önce başladı. Bu soruşturmalar 12 dalga geçiyor. Benden önceki bakan döneminde yüzlerce kişi tutuklanıyor, yargılamalar başlıyor. Ondan sonra ben Adalet Bakanı oluyorum. Yargılamalar üstüne geliyor. Sadullah Ergin, Adalet Bakanlığı'na geldi orayı kadrolaştı diye bir söylem ve algı var. Ben Bakan olduğum gün o günkü unvanlı kadroların önemli kısmı yargılandı. Ben geldiğimde orada bulduğum kadroydu, 1 tanesini getirmiş değildim.
Bıraktığım kadrolar bugün hepsi devletin en üst katındalar. Görevlerine devam ediyorlar. Söylüyorum; Adalet Bakanlığı'nın merkez kadrosunda ben geldiğimde 1 Mayıs 2009, 7 Şubat MİT krizine kadar mevcut kadroyla çalıştım. MİT krizinden sonra tabloyu görünce biz 15-16 ayda 24-25 kilit noktayı tamamen değiştirdik. 2012'den 2014'e kadar.
Adalet Bakanlığı'nın can damarı olan ana birimlerinin hepsini değiştirdik. Ve bugün ben ayrıldıktan sonra o kadronun tamamı Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda görevdeler. Anayasa Mahkemesi'nde üye, Yargıtay'da üye, Danıştay'da üye ya da Bakanlığın üst yönetim katlarında çalışan arkadaşlar...
CANLI YAYINDA İSİM VEREREK AÇIKLADI
Ben bunu söylüyorum açık açık. Bugüne kadar benden önce görev yapan arkadaşım bana ikili görüşmede şunu söylemiştir. 'Ya üzerine çok geliyorlar ama o arkadaşları ben getirdim oraya.' Mehmet Ali Şahin Bey bana söyledi. Bunu bana söylemenin anlamı yok ki, 'Bunları göreve ben getirdim' dedi. Kamuoyuyla paylaşırsan anlamı olur. Bunca sene hayır ben değilim şu dememek için sustum. Bunu isim vermeden söylemiştim. Benim geldiğimde mevcut olan kadronun önemli bir kısmı yargılandı. Benim bıraktığım arkadaşlar hala görevinin başındalar.
FETÖ ELEBAŞI İLE GÖRÜŞTÜ MÜ?
Doğrudan bir görüşmem yok. Siyasetçilerin geniş görüşme yelpazesi vardır. Yurt dışında Amerika'da iken Türk Festivali vardı. Hatay'ın esnaf dernekleri gitmişlerdi. Türkiye'nin yerellerini tanıtan ürün satışları, folklorik şeyler yaptırıyordu. Bölgenin siyasetçileri, sivil toplum örgütleri Hatay'ı tanıtıyorduk. O esnada temas oldu. Bulunduğu yerde Pensilvanya'da oldu. Yıl olarak 2004-2005 olabilir. Sadece bir ziyaret oldu. Kalabalık bir heyetimiz vardı. Turistik ziyaret gibi gelinip geçildi. Benim çizgim belli. Milli Görüş'ten gelmiş bir insanım. Görüştüğümüz insanlar değil, yaptığımız işlere bakmak lazım.
Bakan iken attığımız adımlar var. Ben Ankara'da durduğum kadar Brüksel'de de çalıştım. AİHM'le yakın ilişkiler kurduk. Biz AİHM Başkanı ile Türkiye aleyhine olan tabloyu değiştirmek için 'Ne yapabiliriz?' diye konuştuk. Kendi vatandaşıyla helalleşme yöntemi geliştirecek yöntem kurduk. Yasa çıkarttık, AİHM'de bekleyen dosyaları olan vatandaşlarımızla uzlaşı yoluna gittik. 18 bin dosyanın üçte birini bu şekilde çözdük.
AİHM'e bireysel başvuruyu getirdik. Bizim AB ile ilgili çok önemli çalışmalarımız oldu. Reform süreçlerinde önemli yasalar, paketler çalışma imkanı olduk. AB ile konferansta Türkiye Cumhuriyeti yargı faaliyetlerinde AİHM içtihatlarını baz alacak dönemini başlattık.
İnsan haklarını önleme eylem planını hazırladık. Gelen bütün şikayetleri, itirazları Teftiş Kurulu'na sevk ettik. İlgili prosedür işlemiştir. Rapora göre işlem yapıldı.
Basında Balyozcuları kurtarma operasyonu diye hakkımızda haber yaptılar. Bunlardan birisi de Bugün Gazetesi... Özel yetkili mahkemeleri de bizim dönemimizde kapattık.
4,5 senede İnsan Hakları Dairesi Başkanlığı'nı kurduk. Türkiye'nin imajına önemli katkı sağlamış olduk. AİHM'in web sayfası var. AİHM sayfasında Türkçe yayını başlattık. AYM'de bireysel başvuru hakkını getirdik. Bütün bunlar önemli sonuçlar doğurdu. Her 100 tutuklu kişiden kaçı tutuklu, kaçı hükümlü diye bakıyorduk. Tutuklu yargılamalar azaldı. İşkencede zaman aşımını kaldırdık.
ADAYLIKTAN ÇEKİLECEK Mİ?
Çekilme diye bir düşüncemiz yok. DEVA Partisi olarak bir düşüncemiz yok. CHP'den çekilmeye dair talep gelmedi. Şu ana kadar olmadı. Böyle bir şey hiç düşünülmedi. Bizim Çankaya'dan aday olmamızla ilgili özel çalışmamız yoktu. CHP ile çalışmayı şöyle yaptık. CHP ittifak yapacağı partilerle anket sonuçlarını yan yana getiriyor, sonuç alacağı yerlerden kontenjan açıyor. Ankara'da yeterli kontenjan açılmadı. Sadece 2 tane açıldı. 2. bölgede İdris Şahin Bey var. Çankırılıdır. 2. bölgede o bölgede daha fazla tanış vardır diye 2 bölgeye yazıldı.
Bu tepkilerin bir kısmının doğal olmadığını düşünüyorum. Tepkileri saygıyla karşılarım. İktidar partisi ve Memleket Partisi'nin trollerini biliyorum. Bu birlikteliği etkilemeye çalışan çevreler olduğunu görüyorum. Sayın Muharrem İnce, yaptığı konuşmalarda benimle ilgili Ali Dibo İttifakı'nı kulandılar diye kavram kullandı. O hadise 2006 senesinde Meclis'e gelen konu. Güya ben eşime dostuma katkı sağlıyormuşum gibi. Bu haber Hürriyet ve Milliyet'te çıktı. Her iki haber de Ankara mahkemeleri tarafından tekzib edildi. Tekzibler gazetelerde yayınlandı.
Ben DEVA Partisi Teşkilat İşleri'nden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısıyım. Benim işim karargahta. Genel merkezde olanların oranın hakkını vermesi mümkün değil. Her hafta oraya gitmem pratik olarak mümkün olmaz. Benim işim 873 ilçe, 81 ili çekip çevirmek. O açıdan genel merkez kadrolarının Ankara'da aday olmaları mutaddır.
Gezi'de biz CHP seçmen ve kanaat önderleri ile birlikte olayların yatıştırılması için çalıştık. Orada AK Parti döneminden kalan Suriye savaşından dolayı AK Partili yöneticilere tepki olmuştur. Gezi olaylarında parti politikalarıyla ters düştük. Gezi hadiselerinde AK Parti'nin uygulamalarının doğru olmadığını genel başkanla paylaşan 3-5 kişiden biriydim. DEVA Partisi'nden aday olsaydım yine Ankara'dan olacaktım, yaptığım iş gereği.