Av. Tutku Sena Sönmez Kıraç'ın yazısı;
Edinilmiş mallara katılma rejiminin kapsamına, eşlerin edinilmiş mallara katılma rejimine başladıkları tarih ile rejimin sona erdiği tarih aralığında edinmiş oldukları mallar dahildir. Bu yüzden eşler arasındaki yasal mal rejiminin sona erme nedenleri ve sona erme anı, eşlerin hangi mallarının tasfiye işlemine tabi tutulacağının tespiti yönünden önem arz etmektedir. Bu bağlamda, eşlerin edinmiş oldukları mallar, edinilmiş mallara katılma rejiminin sona erdiği tarihten itibaren eşlerin kendi kişisel malları olarak kabul edilecektir. Bununla birlikte; edinilmiş mallara katılma rejimin tasfiyesinde, tasfiyeye konu olan malların hangi tarihteki değerlerinin dikkate alınacağı hususu bakımından da edinilmiş mallara katılma rejimin sona erme anı önemlidir…
Evlilik Birliği İçerisinde Edinilen Malların Durumuna Genel Bir Bakış…
Türk Medeni Kanununda 2002 yılında yapılan değişiklik ile eşler eğer aralarında başka bir mal rejimi belirlemediler ise evlilik birliğinin kurulması ile Edinilmiş Mallara Katılma Rejimini kabul etmiş sayılırlar.
Bu rejime göre, başka bir işleme gerek duyulmaksızın evlilik birliği içerisinde edinilen tüm menkul ve gayrimenkul mallar yarı yarıya bölüşülür.
Mal ayrılığı rejiminde ise, evlilik birliği içerisinde edinilen malvarlığının resmi olarak sahibi gözüken kişiye ait olduğu kabul edilir, şayet diğer eşin ilgili malvarlığı üzerinde herhangi bir katkısı olmuş ise ilgili katkı bedeli dışında herhangi bir hak ve alacak talebinde bulunamaz.
2002 yılından önce evlenmiş kişiler için ise, 2002 yılına kadar geçerli olan mal ayrılığı rejimi doğrultusunda herkesin üzerine kayıtlı olan malvarlığı kendisine ait olup, 2002 sonrası edinilmiş mallar açısından yarı yarıya bölüşüm söz konusu olacaktır.
Evlendikten sonra eşlerin boşanmadan mal rejimi değişikliğine gitmeleri mümkün müdür?
Haklı bir sebep varsa hâkim, eşlerden birinin istemi üzerine, mevcut mal rejiminin mal ayrılığına dönüşmesine karar verebilir.
Özellikle aşağıdaki hâllerde haklı bir sebebin varlığı kabul edilir:
1. Diğer eşe ait malvarlığının borca batık veya ortaklıktaki payının haczedilmiş olması,
2. Diğer eşin, istemde bulunanın veya ortaklığın menfaatlerini tehlikeye düşürmüş olması,
3. Diğer eşin, ortaklığın malları üzerinde bir tasarruf işleminin yapılması için gereken rızasını haklı bir sebep olmadan esirgemesi,
4. Diğer eşin, istemde bulunan eşe malvarlığı, geliri, borçları veya ortaklık malları hakkında bilgi vermekten kaçınması,
5. Diğer eşin sürekli olarak ayırt etme gücünden yoksun olması. Eşlerden biri ayırt etme gücünden sürekli olarak yoksun ise, onun yasal temsilcisi de bu sebebe dayanarak mal ayrılığına karar verilmesini isteyebilir.
Bu hususta yetkili mahkeme eşlerden herhangi birinin yerleşim yeri mahkemesidir.
Ancak önemle belirtmek gerekir ki, bu hususta tek yol ve yöntem dava açmak değildir. Eşler, her zaman yeni bir mal rejimi sözleşmesiyle önceki veya başka bir mal rejimini kabul edebilirler. Bu hususta ilgili sözleşmenin mutlaka resmi olarak yapılmış olması gerektiğini belirtelim. Böyle bir durumda, imzalanan sözleşme tarihi itibari ile taraflar arasında seçilen mal rejimi geçerli olacaktır.
Şayet mahkeme kararı ile mal ayrılığı rejimi belirlendi ise, mal ayrılığına geçişi gerektiren sebebin ortadan kalkması hâlinde hâkim, eşlerden birinin istemi üzerine eski mal rejimine dönülmesine karar verebilir.
Dolayısıyla eşler şayet kendi aralarında edinilmiş mallara katılma rejiminden farklı bir mal rejimi belirlemek konusunda mutabık iseler, bunu resmi olarak hazırlanmış bir sözleşme marifeti ile yapabileceklerdir. Ancak kanunda sayılan ve bunlarla sınırlı olmayacak şekilde haklı bir sebebin varlığı halinde eşin rızası aranmaksızın mahkeme aracılığı ile mal ayrılığı rejiminin gündeme gelmesi de söz konusu olabilecektir.