Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Cumhuriyet Halk Partisi, bir milli güvenlik sorunudur..!"

Cumhurbaşkanı Erdoğan:
A- A+

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Mersin'de bir polisin şehit olduğu saldırıya ilişkin olarak yaptığı açıklamada,  "Cumhuriyet Halk Partisi, bir milli güvenlik sorunudur" dedi. 

CNN Türk ekranında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle: 

MERSİN'DEKİ TERÖR SALDIRISI

Öncelikle şehit polisimiz Sedat Gezer'e Allah'tan rahmet diliyorum. Gerek ailesine, gerek milletimize başsağlığı temennisinde bulunuyorum. Şehidimiz başta olmak üzere diğer polislerimiz ve bekçilerimiz orada kahramanca bir mücadele verdiler. Oradaki kendini yere atışı, oradan silahı kullanarak ikisini de öldürmeleri, etkisiz hale getirmeleri, hakikaten kahramanlıklarını ve aldıkları eğitimin başarılı olması çok önemliydi.

CHP'YE RAPOR TEPKİSİ: HÂLÂ TERÖRİSTİN ARKASINDALAR

CHP'nin bu teröristlerden birsini gazeteci diye savunmuş olması ve şu anda gazetecilerden hapiste olanlar var. Bunlara yönelik olumlu bir yaklaşımımız yok. Terör örgütü ve siyasi uzantısı, malum parti yerine devletin söylediklerine kulak verselerdi, böyle utanacak hale düşmezlerdi. O hapistekilerin de gazeteci değil, terörist olduğunu en baştan beri söyledik. Onlarda yüz yok. Yargı bunları terörist oldukları için cezalandırıyor, mahkum veya tutukluyor. Resmi internet sitelerinde de tutuklu gazeteci diye gösterdikleri raporu hale gösteriyorlar. Yani hala teröristin arkasındalar. Bu teröristin çantasında kamera taşıdığını yazmışlar. O terörist sırt çantasında taşıdığı keleşle yaptı. 'Bunların yaptığı hükümet eleştirmesi değil, devlet düşmanlığı' derken bunları kast ediyorum. CHP milli güvenlik sorunudur. Bu oyuna gelmeyeceğiz. Bunların mutlaka terörle, dağla bağlantısı var. Bunları bileceğiz, adımları ona göre atacağız. Bunlar yaptıkları "sokağa çıkın" demek suretiyle gençlerin ölmesine sebep olmadı mı?

EGE'DE TARTIŞMALI ADALARA ABD ZIRHLISI

ABD NATO'da birlikte olduğu ülkeler arasında adil davranmıyor. Yunanistan da Türkiye de NATO'da. Biz NATO'da ilk 5'in içerisindeyiz. Hem verdiğimiz güçle, hem kara kuvvetleri ile önemli bir konumdayız. ABD'nin adalara bu kadar yüklü silah, araç, gereç göndermesi kabul edilebilir bir şey değil. Amerika'ya ve Yunanistan'a gerekli uyarıları Dışişleri aracılığı ile yaptık. ABD bir kere Türkiye gibi müttefik bulamazsın. Burası hukuki olarak gayri askeri yerler. Uluslararası yargı yolunu tıkıyorlar. Adaları silahlardan arındırmaları şart. Lozan'a göre bu adalar özel statüye tabiler. Bizim ABD'den beklentimiz, Yunanistan'ı yanlış hesaplara sokmaması. Bugün MGK'dan sonra yaptığımız basın açıklaması bunları içeriyor. Rum-Yunan ikilisinin barış ve istikrarı tehdit eden adımlarını görmezden gelen hatta teşvik eden ABD silahlanma yarışına yol açacaktır. Biz duracak mıyız? Bu adımları atıyoruz, atacağız. 40 bine yakın orada askerimiz var. Bunun dışında orada bizim silah, araç, gereç bu konularda da adımlarımızı atıyoruz. Bu son adımın da cevapsız kalmayacağını herkesin bilmesi gerekir. Silahsız olması gereken adalarda ABD Lozan'ı dinlemiyor ve böyle adımları atıyor.

"KIBRIS TÜRK HALKININ GÜVENLİĞİ İÇİN NE GEREKİYORSA YAPILACAK"

Ada'da bir de silahlanma yarışına sokacaktır. Biz de tabi ki Kuzey Kıbrıs'ta ne gerekiyorsa adımları attık, atmaya devam edeceğiz. Bizim orada 40 bine yakın askerimiz var. Bunun dışında silah, mühimmat, araç gereç bu konularda adımlarımızı atıyoruz. Bu son adımı da cevapsız kalmayacağını, Kıbrıs Türk halkının güvenliği için ne gerekiyorsa yapılacak. ABD ambargoyu kaldırsa da kaldırmasa da, "Türkiye sen ne yaparsan yap" diyor. Lozan'a baktığımız zaman bir defa buralar silahtan ari olan adalardır. Bu adalara ABD maalesef, ne Lozan'ı ne Paris'i dinliyor. Bunları dinlemeden bu adımları attı, atıyor.

UKRAYNA RUSYA SAVAŞI
ERDOĞAN: BARIŞ İÇİN UMUTSUZ DEĞİLİM

Görüştüğüm devlet başkanları, başbakanları olsun hepsi de istisnasız şu ifadeyi kullandı: Biz Rusya-Ukrayna arasındaki arabuluculuğunuz her türlü takdirin üstündedir. Bir taraftan tahıl koridorunun çalışması, gübre olayı diğer taraftan ve 200 esirin takası. Ukrayna lehine olan 5 tane var. Rusya'nın önem verdiği Medvedçuk var. Hanımı televizyondan 'Erdoğan ne olur kocamı kurtar' diye çağrıda bulunmuştu. Yaptığım görüşmelerde, Sayın Putin bunu hatırlattı. Biz de Sayın Zelenski ile görüşerek esirlerin takasları hamd olsun gerçekleşti. Barış için umutsuz değilim. Böyle hemen netice alırız demek de hayal olur. 4 şehirde yapılan referandum olayı sıkıntıyı getiriyor. Keşke böyle bir referanduma gidilmeseydi de bütün bunları diplomasi yoluyla çözebilseydik, çözebilseydiler. 2014'te de benzer bir durum Kırım'da olmuştu. Biz o zaman başarılı olamamıştık. Sayın Putin'e "Kırım'da bizim yoldaşlarımız var, attığınız adım doğru değil" demiştik fakat başarılı olamamıştık. Sayın Zelenski'de 4 bölgedeki referandumla ilgili desteğimizi istiyor. Arkadaşlarım bağlantı kuracak ve yarın Putin'le bu konuları etraflıca ele almak istiyorum.

Şu ana kadar bizim daha çok Ukrayna tarafından gelen tahıl vardı. Bu tahılda da 5 milyon tonu aşmış vaziyetteyiz. Ama gübre olayında daha çok Rusya tarafı önem arz ediyor. Onlarla da bu konuları görüşüp çözebilirsek, tarımda gübreye ihtiyacı olan ülkeleri doyurmuş oluruz. Gübreyle beraber oralara da bereket getirmiş oluruz.

"NÜKLEER SAVAŞI BIRAKIN KONUŞMAYI, DÜŞÜNMEMEK GEREKİR"

Biz şu anda özellikle bu tahılı az gelişmiş fakir ülkelere nasıl aktarırız, bunun gayreti içinde olduk. Ne yazık ki %80'i zengin ülkelere gitti. Bu da ciddi manada sayın Putin'i rahatsız etti. Son görüşmelerimizde de bunlar gündeme geldi. Bundan sonraki süreçte hedefimiz, fakir olan ülkelere bunu göndermekte başarılı olalım. Burada 2 şey önem arz ediyor; tahıl ve gübre. Henüz biz Rusya'dan bunu çekmiş değiliz. Tahıl ve gübrede Rusya kanadı devreye girecektir. Bir nükleer savaşa gitmenin bedeli, faturası felaket. Bunu bırak konuşmayı, düşünmemek gerekir. Bunları zaten hiç gündeme getirmeden, diplomasi yoluyla bu işi çözmek en isabetli adım olacaktır. Ukrayna'nın işgal altındaki bazı bölgelerinde, Rusya'ya katılım için referandum düzeltilmesi endişe vericidir. Bu türden gelişmeler diplomatik sürecin canlandırılmasını zor sokuyor. Ukrayna'nın işgal edilen bölgelerindeki referandum olayı, ilhak kararı çıkarsa ki endişeliyim. Tanıdığım Putin kafasına bir şey koyduysa onu bir şekilde yapar. Onun için yarınki görüşmemizi randevu verilirse çok çok önemsiyorum.

ABD İLE F-16 MESELESİ

Bize verdikleri söz başta Biden, demokratlar olarak kendi düşüncesinin F-16'ları ve diğer bütün parçaları vermekten yana olduğunu bizi söyledi. Bu arada yine Savunma Bakanım, muhatabıyla görüşmesinde aynı cevapları alıyor. Bu seyahatte Cumhuriyetçilerden Lindsey Graham ve diğer senatörle ayrı görüşmelerim oldu. Bana olumlu cevaplar verdiler. "NATO'daki en önemli müttefiğimizi yalnız bırakamayız, elimizden gelen çabayı göstereceğiz" dediler. "Türkiye'ye karşı hasmane tutumun doğru olmayacağını, bu sorunu çözmemiz gerekir" dediler. Biz de şu anda sayın Biden'ın bize vermiş olduğu sözden netice bekliyoruz. Beraberdik. Onlar kaldılar, şu anda dönmüş olmaları lazım. Onlar da Senato ve bazı demokratlarla görüşmeler yaptılar. NATO'nun da menfaatine olan böyle bir girişimde NATO da bizi yalnız bırakmayacaktır ve girişimde bulunacaktır.

"TERÖRLE MÜCADELE TEK TARAFLI OLMAZ"

Bizim Suriye'de terör örgütü varlık gösterdiği sürece oradaki kararlı mücadelemiz devam edecektir. Sahada gerekli çalışmaları yapıyor, her türlü tedbiri alıyoruz. Milli güvenliğimizi tehdit eden ne varsa, nerede olursa olsun oralara karşı gerekli adımı atarız ve yapmamız gereken neyse onu da yaparız. Bu çalışmalarımızı uygun gördüğümüz anda kapsamlı terörle mücadele adımımızdan kaçınmayız. Bölgenin huzurunu da burada temin ediyoruz. Terörle mücadele tek taraflı olmaz. Karşı taraf da buna aynı şekilde olumlu yaklaşması lazım ki netice alalım. ABD ve Rusya'nın vardığımız mutabakatlara uyması gerekiyor.  ABD koalisyon güçleriyle adım atarken, biz NATO'da nasıl beraber olacağız. Bu duruma da kimse bizden sessiz kalmasını beklemesin. 

SURİYELİLERİN GÖNÜLLÜ VE GÜVENLİ GERİ DÖNÜŞÜ

Suriye'nin kuzeyinde hedefimiz, ilk etapta 100 bin 2. etapta ise 200 bine çıkartmak. Burada briket evler yapıyoruz. Briket evlerin altyapısı var. Öyle yağmur çadırlar öyle bir durum yok. Bunların içerisinde 2+1, 1+1 banyosu, tuvaleti her şeyi var. Isınma noktasında da güneş enerjisi var. Suriyelilerin ülkelerine gönüllü ve güvenli, onurlu bir dönüşü hazırlamamız lazım. CHP ve diğerlerinin söylediği gibi "Biz bunları geldiğimizde Suriye'ye süreceğiz" söz konusu değil. Biz Yunanistan'ın yaptığı gibi de yapmayacağız. Botları nasıl batırdıklarını görüyoruz. CHP'nin yaklaşımı gibi de yaklaşamayız. Bizim bildiğimiz bütün STK'larımız buralarda büyük bir gayretle, coşkuyla bu yatırımları gerçekleştirdiler. BM'de yaptığım konuşmada da bu konuya değindim.

KKTC'NİN TANINMASI: ÇABALARIMIZIN NETİCE VERECEĞİNE İNANIYORUM

Bu tanınmalar öyle bir anda olan şeyler değil. Dünyada birçok irili ufaklı ülkeler, tanındılar ama ne kadar zamanda tanındılar. Belli uzun süreler aldı. Biz diyoruz ki, Kıbrıs Türk halkının 1959-1960 haklarının egemen statüsü teşkil edilsin. Bu eşitliği sağlama önceliği de BMGK'ya düşer. BMGK gerçekten adil davranırsa bu süreci hızlandırırız. Çünkü ben BM'den de sonuç alacağımıza inanıyorum. Kıbrıs Türk halkının egemen eşitliğini teyit etmek için hiçbir adım atmadılar. Bunu BMGK yapamıyorsa BM üyeleri Kıbrıs'ı tanıyarak haklarını teşkil edebilir. Bunun için uluslararası toplumuna çağrıda bulundum. Bu bir ön hazırlıktı. Tabii New York'ta da görüştüğümüz muhataplarımızın konuyu detaylı anlattık. Çabalarımızın netice vereceğine inanıyorum.

SOSYAL KONUT PROJESİ

Sayın Kılıçdaroğlu'nun daire ihtiyacı mı var? Garanti istediğine göre böyle bir ihtiyacı var. Buyursun. Biz 1 milyon 250 bin TOKİ olarak konut yaptık. İlk defa bu alana girmiyoruz ki, kendimizi ispatlamışız. Esenler'de konut dağıtımı yaptık. Orada bir eve gittim ve mutluluklarını gördüm. Kemal Bey bak dürüst ol. Siyaset dürüstlüktür. Böyle enine boyuna aklına ne geliyorsa atmak değil. Biz attığımız adımla yeniden bir tarih yazıyoruz. Gençlerimizin başvurusu 1 milyon 715 bin. 5 milyona dayanan müracaat var. Projelerimizde ilk kazmayı 25 Ekim'de vuruyoruz. Derdimiz, Türkiye'nin 4 bir yanında nerelerde konut yapımına başlayacaksak, hepsine aynı anda temelleri atıp, bu işi başlatalım istiyoruz. En kısa zamanda kura tarihlerini açıklayarak bu adımları da açıklayacağız. Kuraya tabi tutmak suretiyle istiyoruz ki, vatandaşlarımıza bu sayıyı artırarak imkan tanıyalım.

Arsadaki sayıyı 1 milyona çıkartmak istiyoruz. Rakam 5'i yakalayınca, bize yeni bir adım atmak için Bakanımla konuştum. Biz altyapıyı yapacağız, o da evini yapacak. Çevre Şehircilik Bakanlığımız ekibiyle buralarda araştırmaları yapıp planlamayı yapacaklar. Ondan sonra hangi ilde ne kadar arsa, biz taktim edeceğiz. Bu adımı kura çekiminden önceye yetiştireceğiz. Dün akşam Murat Bey'e talimatı verdim. Arsa alacak olanlar, hemen buraya yönelsinler. Onların arsalarını da bu kuraya tabi tutalım. 1 milyon arsa, fazla olabilir ama az olmayacak. 250 bin konutla ilgili geçen bir programda açıklamıştım. Demiştim ki; Biz seçim sonrası 2. bir etaba başlayabiliriz. Şimdi şartlar bizi öyle uğraştırıyor ki, bu arsaların altyapısını yapalım, vatandaşlarımız da evlerini yapsın.

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

Yorum yazmalısınız
İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Manşet haberler
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •