İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, AKOM'da son durumu anlattı. 21 Ocak'tan beri tetikte olduklarını söyleyen İmamoğlu açıklamalarının ardından İstanbul Havalimanı'nda mahsur kalanlara ilişkin soruya verdiği yanıtta "iz ilgisiz kalmadık. Burada da hassas davrandık. Gıda, barınma, nakil ihtiyaçları konusunda ne yapabiliriz diye aradık. 'Size ihtiyacımız yok' cevabı alındığı için biz sadece bekledik" dedi.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu, Afet Koordinasyon Merkezi'nde İstanbul'daki son duruma ilişkin açıklamalarda bulundu. İmamoğlu, "21 Ocak Cuma'dan beri tetikte, hazırlıklı ve bu süreci yönettiğimizi de herkesin bilmesini istiyorum. Konu sadece dünün ya da evvelsi günün meselesi değildir" diye konuştu.
İmamoğlu, kar fırtınası nedeniyle mağdur olan yurttaşlardan da özür diledi. Şöyle dedi:
"Bugün itibariyle İstanbul'u sorunsuz bir noktaya taşıdık ve bütün sorunları aştık. 20 milyonluk bir kentin sorunsuz bir süreç yaşamasını beklemek hayalcilik olur. Elbette mağdur ettiğimiz, yolda 1 saat bile beklettiğimiz vatandaşlarımıza söyleyeceğimiz tek şey vardır özür dilerim, bunu istemezdik. Bu bir doğal afet sürecidir."
İmamoğlu'nun satırbaşları:
Kar doğanın, kış mevsiminin en doğal süreci. Elbette kar meselesi İstanbul için iki yönüyle önemli. Şehrin zorluklarını çözmek adına hepimizin sorumluluğu ama bir başka yol ile de açıkçası İstanbulumuzun ihtiyacı. İstanbul'un su ihtiyacını karşılaması açısından önemli bir husus.
Bir zaman dilimi içerisinde en yoğun kar yağışı alma kavramı üzerinden baktığımızda metrekareye düşen kilo miktarlarına da baktığınızda 7-8 saatte neredeyse 60 kiloyu bulan noktaları tespit ettik. Bu son yılların en yoğun kar yağışının bir anda düştüğü süreci tarifliyor.
'3 hat önemli'
Bazı yollarla ilgili farklı kurum ve kuruluşların yetki alanları var. İBB'nin yetki alanları var ki sorumlu olduğu yol ağı yaklaşık 4 bin 23 kilometre ama bunun dışında Karayolları'nın sorumlu olduğu yol ağları var bir de anlaşma gereği 3.köprü yol hattı ve bağlantılarının sorumlu olduğu bir özel şirket var. Yapılan ihalenin şartnamesi gereği. Dolayısıyla bu 3 hat önemli. Ana arterlerde bu üç hat çok konuşulur oluyor. Bunun bilinmesi lazım. 39 ilçe belediyesinin sorumlu olduğu hatlar var.
Burada sürece başından beri yani 2.5 yıllık görev süremiz süresince söylediğimiz bir şey var. Asla biz ve onlar diye bir bakışın sahibi olmayacağız. İstanbul bir bütündür. İstanbullunun her kurumu İstanbulluya hizmet etmek durumundadır. Biz de bu bakışla her arkadaşımızın refleksini ona göre geliştirerek hizmet etmesi gerekir.
'Ülkenin gündemi gerçek konular olmuyor'
Ben AKOM'da sizlerle buluşmaya başladığım andan itibaren koordineli çalışma hususundaki dilimize de sağdaki işleyişimize de tavrımıza da çok dikkat ettik, ediyoruz, bundan sonra da devam edeceğiz. Kim ne derse desin. Zaten bu dil değişmediği sürece ülkenin gündemi gerçek konular olmuyor. Çözüme kavuşması gereken konular konuşulmuyor bazen saçma sapan konular toplumun gündeminde ön sıralara oturmak zorunda kalıyor.
21 Ocak Cuma'dan beri tetikte, hazırlıklı ve bu süreci yönettiğimizi de herkesin bilmesini istiyorum. Konu sadece dünün ya da evvelsi günün meselesi değildir.
'4 gün içinde 72 bin ton tuz kullanıldı'
Çok tartışılan tuz stoğu konusunda şunu ifade edelim. Özellikle 25-26 Ocak günlerinde oldukça yoğun tuz kullanımına ulaştık. İBB 4 gün içerisinde kullandığı tuz miktarı 72 bin 195 ton. 32 ton solüsyon kullanmışız. Bizim kullandığımız tuzun yanı sıra biz ilçe belediyelerinin de tuz ihtiyaçlarını karşıladık. 39 ilçe belediyesinin var olan tuz ihtiyacı için bizim depolarımıza geldiler ve temin edip dönüş yaptılar. Bu bizim söylediğimiz miktarlar İBB'nin miktarları. Bunun dışında kendi sorumluluk alanlarında kullanılan miktarlar vardır.
Bu dönemde ne yazık ki oldukça fazla sayıda yolda kalma yaşanıyor. 27 tane kurtarıcı vinç ve çekiciler şeklinde araç teminiyle süreci yönettik.
Mücadeleyi verirken ne yazık ki İstanbulluların en fazla yaşadığı sorun bir yolda giderken bir aracın yolda kalmasıyla arkasında bitiren büyük araç yığınları. Bu noktadan sonra da hizmet vermenin zorlukları başlıyor. Bunu engellemek maksadıyla hem biz hem sayın Valiliğimizin açıklaması oldu.
Bütün yaşanan aksaklıklara rağmen bizim de hatalarımız olmuştur kurumsal olarak diğer kamu kurumlarının da ama büyük oranında vatandaşımızın bize eşlik etmesi ve trafik yoğunluğunun azalması bizi mutlu etmiştir. Bu tür afet anları, yağış alanları kurumların, kuruluşların ya da çalışanların gücü bir yere kadar. Asıl güç vatandaşın gücüdür.
865 araç sahadan kaldırıldı ve taşındı. Bunların içinde büyük tırlar, kamyon, kamyonetler de var. Bu tür alanlarda 880 vatandaşımıza erişildi. İtfaiye ekiplerimiz hem yol bakım ekiplerimiz hem Hızır acil servis ekiplerimiz koordineli çalıştılar. Bazı köylerimizde büyükbaş ve küçükbaş hayvanlar kurtarıldı.
Vatandaşlarımıza katkı sunma noktasında yine toplam 167 bin kumanya ve mobil malzeme vatandaşlarımıza ulaştırıldı. Otogarlarımızda insanlar birikti. Otobüs seferleri yine valiliğimizin aldığı kararla yasaklandı. Bu ortamda 1500'e yakın vatandaşımızı misafir ettik. Burada yine onların gıda ve barınma ihtiyaçlarına katkı sunduk. Bayrampaşa Otogarımız geçmişteki güvensiz ortamından ziyade mekanlarıyla insanları ağırlayabilecek, çağdaş bir görünüme kavuştu.
1500'e yakın evsiz vatandaşımızı da kendi misafirhanelerimizde ve otellerde konuk ettik. 650'ye yakın vatandaşımız bu noktalarda hala misafirimiz. İhtiyaçlarını gidiyoruz.
İBB olarak sorumlu olduğumuz alanlarda 12 saat içerisinde akışkanlığı sağladığımızı ve insanlarımızın o yolları kullanma imkanları sağladığımızı duyurmak isterim. Bu gerçekten başarılı bir zaman dilimidir.
'Metrobüs kesintisiz çalıştı'
Kesintisiz metrobüs hatlarımızı çalıştırdık. Metrobüs hattında 33 iş makinamız sürekli çalıştı. Metro hatlarımızda ulaşımı gece 02.00'ye kadar sürdürdük. Metrobüs hattını sabaha kadar devam ettirdik. Bu insanların erişimini sağlama konusunda önemli bir husustu.
Bekleyen TIR'lara çözüm arayışımız sürmekte. Ciddi sayıda TIR'ın beklediğini biliyoruz. Bu konuda hem emniyete hem karayollarına önerilerimiz var.
Bugün itibariyle İstanbul'u sorunsuz bir noktaya taşıdık ve bütün sorunları aştık. 20 milyonluk bir kentin sorunsuz bir süreç yaşamasını beklemek hayalcilik olur. Elbette mağdur ettiğimiz, yolda 1 saat bile beklettiğimiz vatandaşlarımıza söyleyeceğimiz tek şey vardır özür dilerim, bunu istemezdik. Bu bir doğal afet sürecidir. Hızlı bir çalışma yapılmıştır. Dilini bozmayan, kurumları ayrıştırmayan omuz omuza hissetmeye çalıştığımız bir süreç yönetilmiştir. Bizim tarafımızdan izlenen süreç budur. Diğer yönüyle izlenen mekanizmaları milletimizin taktirine bırakıyorum o benim konum değil. Mağdur olan vatandaşlarımızdan özür diliyorum ama büyük oranda insanlarımızın hızla normal hayata döndükleri bir süreç olduğunu ifade etmek isterim. Önümüzdeki günlerde yağış ihtimali gözükmekte. Bundan sonra da dayanışmayı, birlikte konuşabilmeyi, üretebilmeyi sürdürebileceğimiz ortamları diliyor ve istiyorum.
Soru-Cevap'Gizli bir yemek değil'
Benim tabii yoğun bir gündemde çalışırken böyle bir yemeğe gitme meselemin bu kadar gündeme taşıtılmasını ve bu süreçle ilgili manipülasyonu şaşkınlıkla takip ettiğimi ifade ederim. Bir büyükelçi ile Türkiye'nin en yoğun ilişkide bulunduğu ülkenin temsilcisiyle yenilen bir yemekten bahsediyoruz. Kaldı ki bu yemek daha önce İBB'yi ziyaret etmiş, kendisiyle birlikte resmi görüşmemizi yapmış ve akabinde böyle bir buluşmayı da tasarlamış belediye başkanıydım. Biz yaklaşık 20-25 gün önce böyle bir buluşma gününü netleştirmiştik hatta mekanı belirlemiştik. Gizli bir yemek değil bu zaten kamuya açık bir alan. Şeffaf bir yemekti. Bu kara rağmen sayın büyükelçi verdiği söz gereği Ankara'dan kalkıp İstanbul'a gelmişti. Gün boyu hem burada hem sahada yaptığım çalışmalar sonunda bir vakit ayırıp oraya gidip bu resmi buluşmayı eşlerimizle birlikte yaptık. Ülkemizi konuştuk.
Bu 30 ay içerisinde bu kadar yoğun dış ilişkiler açısından ilgi gören bir İstanbul yönetimi var. O bakımdan bunun hakkını vermek zorundayım. Ancak tabii ki sürecin sonrasıyla ilgili tarafı beni çok ilgilendiriyor. Oradan görüntü verildi, birileri savundu, birileri tartıştı, hakaret etti... Hiçbiri beni fazla ilgilendirmiyor. İki gündür ben buralardayım, sahadayım. Kaldı ki bir belediye başkanının 1-2 saat başka yere gitmesi konusunda doğal bir şey olamaz. Bu konunun devletimizin imkanları kullanılarak bir mobese kamerasının görüntülerinin böylesi bir magazinsel sürecin parçası yapılacak şekilde servis edilmesinin sağlanmasının karşısında ben takipçi olacağım. Bu iş kişisel de bir meseledir. Ben bu konudaki düşüncemi İstanbul Valisi sayın Ali Yerlikaya ile dün paylaştım, bugün de paylaştım. Çünkü İstanbul'un mülki amiri olarak benim tereddütlerimi gidermekle görevli olduğunu... Özellikle kamera sistemleri bir suçlunun tespiti, bir kazanın tespiti için kullanılır. Kamera görüntülerini hiçbir arkadaşım servis edemez bunun kuralları vardır. Genel başkanımız da bazı dinlenme, takip olaylarını dile getirdi. Bundan çekinmeyiz biz. Mobese gibi hususların ne için kullanılacağı yazıyor. Birileri bunu kullanıyor, bu çok önemli bir meseledir. Bunun talimatını veren, müsaade eden kim ise önemini bu insan gözlerimin için bakarken anlayabilir.
'Havalimanı için yardım teklif ettik, ihtiyacımız yok denildi'
Gerçek meseleler bunlar. Vatandaşımızın bilmesi gereken acı meseleler de bunlar. Biz Atatürk Havalimanı'nın heba olmasını istemeyen, orada kontağını kapattığınız andan itibaren 4 milyon euroluk bir yatırımı çöpe atmış oluyorsunuz.
Uzmanların söylediği Atatürk Havalimanı kullanılmalı.
Üçüncü havalimanının nereye yapılması gerektiğini tartışacak değilim. Önerimiz şuydu. Yeni havalimanının sözleşmesi gereği yapılacak ilave pistler, ilave terminaller var. Biz dedik ki Atatürk Havalimanı yaşasın.
Atatürk Havalimanı var diye oraya metro, marmaray, 5 yıldızlı oteller yapıldı. O otellerin kaç tanesi dolu şu an? Yazık değil mi? Biz bu kadar zengin miyiz paramızı heba edecek kadar.
Günün sonunda yeni havalimanının kritik hava akışlarında riskli bir alan olduğu, yeterince test edilmediği söyleniyordu. İstanbul Havalimanı açıldı, toplu taşıması yok. Tek bağlantısı kara yolu. Yeni havalimanı yapmanın bu maliyetleri var. Biz hala yeni havalimanı için milyarlarca lira para harcıyoruz.
Orada binlerce insan mağdur kaldı. Biz ilgisiz kalmadık. Burada da hassas davrandık. Gıda, barınma, nakil ihtiyaçları konusunda ne yapabiliriz diye aradık. 'Size ihtiyacımız yok' cevabı alındığı için biz sadece bekledik. Talihsiz görüntülerdi.