Yeni Akit yazarı Ali Karahasanoğlu, Karaman'ın sözlerini eleştiren Ahmet Taşgetiren, Taha Akyol ve Akif Beki için "Düne kadar Erdoğan lehine kalem oynatmaktan, nefes almaya vakit bulamıyorlardı" dedi.
Yeni Akit Gazetesi Yazı İşleri Müdürü ve yazarı Ali Karahasanoğlu, bugünkü yazısında Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yakınlığıyla bilinen Yeni Şafak yazarı Prof. Dr. Hayrettin Karaman’ın “Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olursunuz!” sözlerini eleştiren Karar gazetesi yazarları Ahmet Taşgetiren, Taha Akyol ve Akif Beki’ye sert sözlerle tepki gösterdi.
ERDOĞAN LEHİNE KALEM OYNATMAKTAN NEFES ALMAYA VAKİT BULAMIYORDUKarar gazetesi yazarları Ahmet Taşgetiren, Taha Akyol ve Akif Beki’nin “düne kadar Erdoğan’ın yanında durduğunu ve dindar geçindiklerini” ifade eden Yeni Akit yazarı Karahasanoğlu, “Üçü de, düne kadar Erdoğan lehine kalem oynatmaktan, nefes almaya vakit bulamıyordu. Hele Akif Beki… Ömrü boyu boğazından geçenlere baksanız, Erdoğan’ın yanındayken geçenlerin hesabı fazla çıkar. Ama şimdi öyle bir Erdoğan düşmanlığı sergiliyorlar ki...” diye yazdı.
ÜÇ YAZARA ' CHP'NİN ATEŞİNE ODUN TAŞIYORLAR' SUÇLAMASIAkyol, Taşgetiren ve Beki’nin sadece Erdoğan aleyhtarlığı yapmadığını CHP’nin ateşine de odun taşıdıklarını yazan Karahasanoğlu, Karaman’ın “Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olursunuz!” sözlerini hatırlatarak, “Ahmet Taşgetiren kalemi ile ‘Kurtlu bulgur yemeye mecbur muyuz’ modunda kavganın başlatılması sonrasında… Bu mecburiyet sorgulamasını da, Hayrettin Karaman Hoca’yı hedef seçerek yapınca… Hayrettin Karaman Hoca, konuyu özetleyip, isim zikretmeden cevabını verdi. Şimdi Karar’ın üç silahşörü birden, Karaman Hoca’ya saldırdılar…” ifadelerini kullandı.
Ali Karahasanoğlu'nun bugünkü, “Kurtlu bulgur”un alternatifi, direkt “pislik” ise!” başlıklı yazısı şöyle:
“Yok yok..
Bugün bahsedeceklerim, solcular değil..
Dindar geçinen, daha düne kadar Tayyip Erdoğan’ın yanında duranlar..
Kaçak güreşmeyeceğim..
İsimlerini de vereceğim..
Ahmet Davutoğlu’na yakın duran Karar gazetesinin üç yazarı..
Ahmet Taşgetiren.. Taha Akyol.. Akif Beki..
Üçü de, düne kadar Erdoğan lehine kalem oynatmaktan, nefes almaya vakit bulamıyordu..
Hele Akif Beki..
Ömrü boyu boğazından geçenlere baksanız, Erdoğan’ın yanındayken geçenlerin hesabı fazla çıkar..
Ama şimdi öyle bir Erdoğan düşmanlığı sergiliyorlar ki..
Yanlış anlamayın..
Tek başına Erdoğan aleyhtarlığı yapsalar..
Başörtü yasakçısı, ezan karşıtı, imam hatip düşmanı CHP’nin ateşine de odun taşımasalar..
Yine de itiraz etmem. “Herkes kendi safını kendisi seçer” der, geçerim..
Ama.. Gazetelerinde CHP’ye tek kelime eleştiri getirmeden..
CHP’li belediyelerdeki ahlaksızlıklara..
CHP’li milletvekillerinin; eşcinsellikten tutun, önüne gelen kadınla yatağa girmelerine varıncaya kadar..
Sonunda da, “Şu kadroya benim yakınım şu kişinin atamasını yaptır, yoksa yatak sahnelerini sosyal medyada yayınlarım” şantajına maruz kalacak kadar ahlaksızlığın çukuruna düşmüş CHP’lilere tek kelime eleştiri getirmeden..
Bu CHP, sanki dört dörtlük bulgur pilavı imiş de..
Tayyip Erdoğan’ın hazırladığı bulgur pilavı kurtlu imiş gibi..
Ahmet Taşgetiren kalemi ile, “Kurtlu bulgur yemeye mecbur muyuz”modunda kavganın başlatılması sonrasında..
Bu mecburiyet sorgulamasını da, Hayrettin Karaman Hoca’yı hedef seçerek yapınca..
Hayrettin Karaman Hoca, konuyu özetleyip, isim zikretmeden cevabını verdi.
Şimdi Karar’ın üç silahşörü birden, Karaman Hoca’ya saldırdılar..
Kısa kısa yazılanları alıntılayayım..
Hayrettin Karaman:
“Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olursunuz!”
Bu ifadeler aslında, “İdeal yöneticileri bulmak üzere yola çıkarken, olur ya, mevcutları da kaybedebilirsiniz” hatırlatması idi..
Ahmet Taşgetiren cevap verdi:“Evdeki bulgura razı olalım? Yooo olmayalım, o bulgur kurtlandı çünkü, böceklendi, mayası değişti… En azından bunu söyleyelim. Ki bulgurun kurtlardan, böceklerden temizlenmesi mümkünse, mayasının düzelmesi mümkünse o yapılsın.”
Belli ki Taşgetiren, Karaman Hoca’yı anlamamış..
“Böcekleri temizleyeyim” derken, böceklere batma ihtimalini dikkate almamış.
Bırakın böceklere batmayı..
Birkaç somut örneğini verdiğim, eşcinsel hayat tarzından, önüne gelenle yatağa giren ahlaksız anlayışın temsilcilerinin eline düşme uyarısını, Taşgetiren algılayamamış.
Karaman Hoca, tekrar nazikçe cevapladı:
“Yemeyince açlıktan öleceksem daha temizini buluncaya kadar yerdim. Hayatta kalınca da temizlemek için elimden geleni yapardım. Yaparken de iyi olanı da görür ‘Bu iyi’, kötü olanı da görür ‘Bu kötü’ derdim. Bunu derken de uygun üslup, zaman ve mekânı seçerdim.”
Daha ne desin, Hayrettin Karaman Hoca?
İlkokul çocuğuna anlatır gibi anlatmış..
Tane tane..
Hiçbir saygısızlık ifadesi kullanmadan..
Tek kelime ile nezaketsizlik yapmadan..
Hatta, münekkidlerin eleştiri haklarının da korunmasının gerekliliğini kabul etmiş, “Kötü olanı görür, ‘Bu kötü’ derdim” ifadesini de kullanmış.
Taşgetiren, bu uyarı sonrasında, “Evet, ben bu cevabı aldım, kabul ettim. El Hak doğrudur. yeterlidir. Benim de söylemek istediğim buydu” demiş mi?
Hayır..
Çünkü dertleri başka..
Dünkü köşesinde Taşgetiren, “kurtlu bulgur”u yeme ile ilgili Karaman Hoca’nın “alternatif olmama” hatırlatmasına, şu cevabı vermiş:
“Muhterem Hocamıza ‘nereye kadar?’ diye sorulacaktır. Yani kurtlu bulgur iktidar adına yapılan tüm olumsuzlukların sembolü ise ve kurtlu bulgurdan yapılan yemeğe kaşık sallamak bile kabule şayan ise, daha hangi çarpıklık olmalı ki, o noktada ‘Yooo artık bundan tiksiniyoruz’ densin?”
Olay nasıl çarpıtılıyor, görüyor musunuz?..
Bir tarafta kurtlu bulgur var..
Hemen yanında ise..
Direkt pislik var..
Karaman Hoca, “Pislik ve yanında kurtlu bulgur olunca, benim tercihim, kurtlu bulgur”diyor..
Taşgetiren ise, “kurtsuz bulgur” olarak bir alternatifi bulamamış iken..
Hatta, “kurtlu bulgur”un hemen yanında, direkt bir “pislik” alternatif olarak durur iken..
“Kurtlu bulgur yemeye nereye kadar mecburuz” diye itiraz ediyor..
Amaç ne?
“Kurtlu bulgur”dan tiksindirip, onu ortadan kaldırtmak.. Sonra da, pisliği yemeye mecbur bırakmak..
Taşgetiren yalnız değil.. Aynı merkezden talimat almış olmalılar ki, aynı gün, Taha Akyol da, Karaman Hoca’ya saldırmış..
Yazısındaki “Doğan Grubu’nda daima özgürce yazmışımdır” kefaletine önce bir hatırlatma yapayım.
“Özgürce yazma” hakkın vardı ve direkt seks filmi CD’lerini gazeten okurlarına bedava dağıttığında tek kelime edemedi isen. (O rezaleti haberleştirdiğimiz için, Aydın Doğan bize dava açmıştı) Ki edememiştin.. Ben hüsnü zan besleyip, “Ne yapsın, gazeteden kovarlar, tabii ki eleştiremez” diye düşünmüştüm.
Ama şimdi sen, Aydın Doğan’a yağcılık için, “Özgür yazıyordum” diyorsan..
Ben de, “O sessiz kaldığın günah(lar), yani kurtlu bulgur bile değil, yediğin direkt kurtlar sana yeter..” diyor, geçiyorum..
Akyol, Karaman Hoca’nın “Evdeki bulgurdan olma” benzetmesine cevap verememiş.
Söylediği ise şu:
“Partizanlık böyle bir şey… ‘Bulgur, pirinç’ tartışması üzerine, Yeni Şafak’taki köşesinde ‘ufukta daha iyisinin görülmediği iktidarımızı; düşmanlarından ve kıt düşünceli dostlarından, nasıl koruyacağımızı konuşmalıyız’ diye yazabildi! (26 Eylül)Bakış açısı bu olunca, iktidarı savunmak için gerekçeler icat etmekten, ‘yolsuzluklar bin yıldır var’ demekten, ‘kurtlu bulgur’a razı olmaktan başka bir yol kalmıyor!”
Oysa Karaman Hoca, “Yolsuzluk bin yıldır var” demiyor..
“Kurtlu bulgur”un yanında, “Kurtsuz bulgur yok” diyor..
“De ki” diye meşhur olan Akif Beki ne yazmış?
İmam-ı Azam’ı övmüş.. Zalim sultana nasıl mesafe koyduğunu hatırlatmış..
Ama, arkadan birisi “De ki” dediği için olsa..
Hiç düşünmemiş..
“İmam-ı Azam, hata yapan sultana yanaşmamış ama.. Gayliği, homoseksüelliği meşru gören yabancı devlet başkanlarına da sığınmamış! Hatası olan alnı secdeli sultana göstermediği yakınlığı, günahlar içinde yüzen başka sultanlara da göstermemiş! Dini hassasiyeti olana yalakalık yapmamış ama, dindarlara dünyayı zindan edenlerle de kolkola girmemiş!”
Anladın mı, “De ki!”
