Korkusuz yazarı Ahmet Takan, "'Klik'in üzerinde yeterince durulmadı… Araştırmacı- soruşturmacı gazetecilikten biraz imtina edildi!.. Şöyle ara sıra kenarından geçilir gibi oldu…" ifadelerini kullandı.
Takan'ın bugünkü yazısı şöyle:
"Mafya-siyaset gündemimizin gereği bir sözcük daha popüler oldu!..
“Klik” diye yazılıyor “kılik” diye okunuyor…
Ortaya dökülen ses kayıtlarına göre, gazeteci görünümlü Veyis Ateş, ABD’nin talebi üzerine Avusturya’da kara para aklama suçlamasıyla tutuklanan Sezgin Baran Korkmaz’dan –vakti zamanında- Türkiye’de sıkıntılarını çözmek için 10 milyon Euro istemişti. Ve bu minicik, mütevazı talebini (!) dile getirirken de “bir lobi, klik adına 10 milyon Euro istediği” ifadelerini kullanmıştı. Yani, kendisi için bir şey istiyorsa namertti!..
Gazeteci kılıklı Veyis Ateş’in, Sezgin Baran Korkmaz ile gerçekleştirdiği iddia edilen telefon görüşmesi kaydının ne kadarı yayınlandı ne kadarı yayınlanmadığı tartışıldı…
Rüşvet meblağı, gazeteci kılıklı Veyis Ateş’in bu parayı isteyip istemediği, cebe indirip indirmediği en derin sorgulamalardan geçirildi…
Ses kaydında daha kaç gazeteci kılıklı var?.. Onların üzerinde bile kafa patlatıldı…
Ammaa!.. “Klik”in üzerinde yeterince durulmadı… Araştırmacı- soruşturmacı gazetecilikten biraz imtina edildi!.. Şöyle ara sıra kenarından geçilir gibi oldu… Ateş topunu kimse kucağına almak istemedi!.. Eh, haksız da sayılmazlar. Gazeteci kılıklı Veyis Ateş’in “klik” derken kimi veya kimleri kastettiği belki nokta adres olarak bilinmiyordu ama az çok herkesin kendine göre iyi bir tahmini vardı…
(Bundan sonra okunduğu gibi yazacağım) Sezgin Baran Korkmaz’ın teşrik-i mesaide bulunduğu gazeteciler hakkında en bıçkın tahminlerde bulunmaktan çekinmeyen koç yiğitler, kılik için üç maymunu oynadılar.
Ee, ne yapalım, bunca lafta sonra kendimizi ateşe mi atalım?.. Samimi bir itirafta bulunayım; alemin salağı ben değilim!.. Üstelik benim yanımda yöremde başım belaya girdiğinde sesimi duyurabileceğim, kendimi anlatabileceğim tv lobileri de yok. İçeriye atıldığımda bile avukatıma 2 saatte ancak ulaşabiliyorum. (Tecrübe ile sabit)
Ancaak!.. Siz değerli okurlara ne yapıp edip bir şeyler anlatmaya, şu kılik denen şeyin –en azından- şemasını göstermeye çalışacağım. Önce kıliğin sözlük tanımı;
“Klik veya asıl Türkçe adıyla bölek, sosyal bilimlerde; bir grup içerisinde, gruptaki diğer kişilere göre daha düzenli ve sık şekilde çıkarları doğrultusunda birbirleriyle iletişim halinde olan gruplara verilen isimdir. (Vikipedi)”
Teknik tanım bile cuk oturuyor!..
Saray iktidarında faaliyet gösteren irili ufaklı kılikler 81 ilimize yayılmıştır. Ana karargah Ankara’dır. İstanbul ve Rize’de de oldukça güçlü faaliyet gösteren kılikler mevcuttur.
Gazeteci kılıklı Veyis Ateş’in kasettiği kılik, Ankara’da olduğu için bu yazıda sadece oraya odaklanıp şemayı göstermeye çalışacağız. Diğer vilayetlerimizdeki kılikler bu yazının konusu değildir…
★★★
Önemli bir not ile devam edelim;
AK Parti Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın bu 10 milyon Euro etrafında çevrilen fırıldaklardan hiç haberi olduğunu düşünmüyorum. (Bunu en kalbi samimiyetimle yazdım. Kimse oraya buraya çekiştirmesin) Çünkü, Ankara’daki kılik piyasasına göre, bir milletvekiline bağlandığı iddia edilen 10 bin dolar, huzursuzluğu ortadan kaldıracak 10 milyon Euro öyle gözünüzde büyüttüğünüz gibi önemli paralar değil. Ben diyeyim, çerez parası!..
Başkentin görkemli sarayında, hiç kimsenin yan gözle bakamayacağı en baba kılik vardır. Buna 1 numara da diyebilirsiniz. Bu en baba kılik çok önemli saray bürokratlarından oluşur, içlerinde bakan ve bazı bakanlar da vardır. Bunların astığı astık kestiği kestiktir. Ve ağanın lafı üzerine asla ve kata laf olmaz. En tepedeki kılik mensupları birbirleri ile tam dayanışma ve uyuşma içinde hareket eder. Katı bir kasttır. Onlar onaylamadıkça ağızları ile kuş tutanlar bile aralarına giremez. Birbirlerinden habersiz asla iş yapmazlar. Birbirlerinin de ayağına basmazlar. Öyle etkili ve yetkilidirler ki, telefonu kaldırdıklarında veya birilerini huzura çağırdıklarında, “beyefendinin talimatı” demelerine gerek yoktur. Onların ağzından çıkan her kelam doğal olarak “beyefendinin talimatı” olarak kabul edilir ve gereği yerine getirilir. Bu en baba kıliğin Ankara ve İstanbul’da çok önemli bürokratları, gazetecileri, iş adamları ve sanatçı dostları vardır. “Rica”ları kesinlikle ikiletilmez. Tayyip Erdoğan’dan istenebilecek en masum randevu bile onların onayı olmadan gerçekleşmez. Etraftan dolananlar veya dolaşmaya çalışanların cezası kesin olarak kesilir.
Sarayda en baba kıliğinin yanı sıra faaliyet gösteren görece daha küçük kılikler vardır. Ama onlar sınırlarını çok iyi bilirler. Çizilen dairenin dışına çıkmamaya özen gösterirler. Hata yapan olursa anında kırmız kartı yer. En baba kılik yavru kılikleri daima gözler ve kontrol eder. Hadsizlik etmelerine izin vermez.
Sonraa..
AK Parti Genel Merkezi içinde kılikler vardır. Onlarında sorun çözme kabiliyetleri fena sayılmaz. Saraydaki baba kıliği kızdırmadan iş görmeye azami dikkat ederler. Rekabeti sadece genel merkez içindeki diğer kıliklerle yaparlar. Siz de bu rekabeti burnuna pudra şekeri çeken danışman fotoğraflarında ancak görürsünüz!.. Genel merkez içindeki klikler, güçlerini genel başkan yardımcılarının güçlerine oranla korurlar.
Daha sonraa…
Bakanlıklar içinde yuvalanıp “sayın bakan” adına iş gören kılikler vardır. Yer yer saraydaki en baba kılikle kapışmaktan bile çekinmeyenlerine rastlamışımdır. “Bakan bey” güçlendikçe güçlenir, kılıçları keser. Sadece iş görmekle kalmazlar, iç siyasete de- özellikle perde arkasından- müdahil olurlar.
Silik sayılabilecek bakanların bakanlıklarında faaliyet gösteren kılikler ise Erdoğan’ın gözdesi bakan yardımcılarına yapışıp çalışırlar. Onlar, herkesten daha dikkatli olarak saraydaki en baba kıliğin şimşeklerini üzerine çekmemek için çok büyük özen gösterirler. Saraydaki en baba kılik ise ara sıra oralara yanda kalan elemanlarını göndererek herkesin gönlünü hoş eder.
(Avukat, gazeteci, iş adamı vs. kılıklı kıliklere de bu yazıda girmiyorum)
Dip not; Saray iktidarının en baba kıliği başta olmak üzere istişare yerleri de kayda değer. Güçlerine göre, toplantı mekanlarını şöyle sıralayabilirim;
-Ankara’nın çevresindeki şirin ilçelerdeki çok özel korunaklı çok özel villalar.
-Ankara içinde bazı çok özel sitelerde özel evler.
-Şaşalı AVM’lerdeki çok lüks döşenmiş büro ve “iş merkezleri”.
-Bazı avukatlık büroları.
-Çukurambar ve Ümitköy çevresindeki bazı mekanlar.
-Hamamönü (oraya şu anda en garibanları gidiyor!)
Hiç istemem ama… Eğer yolunuz veya işiniz bir gün bu kıliklerin birine es kaza düşerse, her yerinizi çok emniyete almanızı öneririm!..
Ne acılı insanlar gördü şu Ankara…"