Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Yunanistan ile istikşafi görüşmelerin yeniden başlamasına ilişkin, "Bu, önemli bir adımdır. Hem komşumuz Yunanistan'la ilişkilerimiz hem Avrupa Birliği ile ilişkilerimiz hem de Ege-Doğu Akdeniz dengeleri açısından önemli bir adımdır ve biz bu sürece yapıcı bir şekilde katkı vermeye bundan sonra da devam edeceğiz." dedi.
TÜGVA Kahramanmaraş İl Temsilciliği'nin Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi ve Yeniler Öğrenci Topluluğu iş birliğiyle çevrim içi gerçekleştirdiği Kahramanmaraş Diplomasi Okulu etkinliğine katılan Kalın, "Türk Dış Politikasının İlkeleri ve Öncelikleri" konulu ders verdi.
Kalın, Türkiye'nin gerek Avrupa Birliği'yle gerek Doğu Akdeniz'de gerek Orta Doğu'da Körfez bölgesinde gerek Afrika'da barış ve istikrarın hakim olduğu düzeni inşa etmek için bütün komşularıyla, stratejik ortaklarıyla, müttefikleriyle yoğun çaba içinde olduğunu, bu çabasını bundan sonra da yoğunlaştırarak devam ettireceğini belirtti.
Türkiye'nin diplomasi birikimini bölgesel ve küresel meselelerin, krizlerin çözümünde her zaman etkin kullandığını dile getiren Kalın, "Cumhurbaşkanımızın dirayetli liderliğiyle bu birikimi etkin şekilde bundan sonra da kullanmaya devam edeceğiz. Irak'tan Suriye'ye, Kafkaslar'dan Libya'ya ve diğer bütün bölgelere kadar Türkiye, hem coğrafyasının gerektirdiği şartlar gereği hem de ulusal çıkarlarının gerektirdiği unsurları dikkate alarak dış politikasını, insanı merkeze alan, barış ve istikrarı merkeze alan, eşit aktör ve karşılıklı saygı, çıkar ilkelerini esas alan bir dış politika vizyonuyla bundan sonra da hayata geçirmeye devam edecek." diye konuştu.
YUNANİSTAN'LA İSTİKŞAFİ GÖRÜŞMELER, ABD İLE İLİŞKİLER
Kalın, Yunanistan'la istikşafi görüşmelerin yeniden başladığını hatırlatarak, şöyle konuştu:
"Cumhurbaşkanımızın vizyoner liderliği sayesinde 5 yıl sonra yeniden başlamış oldu. Bu, önemli bir adımdır. Hem komşumuz Yunanistan'la ilişkilerimiz hem Avrupa Birliği ile ilişkilerimiz hem de Ege-Doğu Akdeniz dengeleri açısından önemli bir adımdır ve biz bu sürece yapıcı bir şekilde katkı vermeye bundan sonra da devam edeceğiz.
Biden yönetiminin işbaşına gelmesiyle Türk Amerikan ilişkilerinde yeni imkan ve fırsatların ortaya çıkacağına inanıyoruz. Bunları hayata geçirmek için mevkidaşlarımızla temaslarımızı kurmaya başladık."
Kalın, Orta Doğu'da özellikle Körfez bölgesinde yaklaşık bir aydır Katar'a yönelik ambargonun ortadan kalkmasıyla normalleşme sürecinin başladığına dikkati çekerek, "Bundan memnuniyet duyuyoruz. Körfez bölgesinin de birbiriyle uyumlu bir şekilde, ülkelerin birbirleriyle istişareler halinde, birbirlerini destekleyerek bölgesel sorunlara yönelmelerini önemli fırsat olarak değerlendiriyoruz. Suriye savaşı, mülteci krizi, Filistin meselesi olsun, bu konuların çözümü için de birlik, beraberlik içinde hareket etmemiz gerekiyor." ifadelerini kullandı.
"Libya'daki siyasi müzakere sürecini desteklemeye devam ediyoruz." diyen Kalın, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Libyalıların öncülüğünde buradaki siyasi sürecin ilerletilmesi için her türlü katkıyı vermeye devam ediyoruz ve umuyoruz ki en kısa sürede Libya'da yeni yönetim modeli ve geçiş hükümeti kurulacak ve çatışmalar dönemi artık tamamen geride kalacaktır. Libya, çok büyük imkanları, kabiliyetleri olan, yetişmiş insan gücü olan bir ülkedir. Doğru kullanıldığı zaman hem Libya'nın ekonomik olarak kalkınması hem güvenliğinin sağlanması hem de Kuzey Afrika'da etkili güçlü ülke haline gelmesi içten bile olmayacaktır."
"EN FAZLA ÇABA SARF EDEN ÜLKELERİN BAŞINDA TÜRKİYE GELİYOR"
Suriye meselesine de değinen Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, "Suriye krizinin çözümü için en fazla çaba sarf eden ülkelerin başında Türkiye geliyor. Biz baştan beri hem Cenevre hem Astana sürecinin içinde yer aldık ve bu süreçlerin, özellikle anayasa komitesi çalışmalarının tamamlanması için de katkı vermeye devam ediyoruz." şeklinde konuştu.
Karabağ'ın özgürleştirilmesi sürecinde Türkiye'nin Azerbaycan'ın yanında yer aldığını anımsatan Kalın, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Tek millet, iki devlet' prensibiyle hareket ederek Azerbaycanlı kardeşlerimizin 30 küsur yıllık Karabağ hasretini de sona erdirdik. Büyük bir adaletsizlik de ortadan kalkmış oldu. Hem sahada hem masada yürütülen diplomasi ve bunu destekleyen unsurların başarısı açısından da büyük önem arz ediyor. Karabağ savaşının ve sürecinin yönetimi konusu aslında genç arkadaşlar için çok iyi bir inceleme konusudur. Uluslararası ve dış politika çalışan arkadaşlara bu konuda daha detaylı çalışmalarını tavsiye ederim.
30 küsur yıldır dondurulmuş bir kriz nasıl 44 günlük mücadele sonunda çözüldü ve Karabağ'ın işgali sonlandırıldı ve bu süreçte neler yaşandı, ne tür adımlar atıldı? Bunu incelemek, gerçekten dikkate şayan bir çalışma olacaktır. Karabağ meselesinin büyük oranda çözülmüş olmasıyla Kafkaslar'da, güney Kafkasya'da yeni bir jeopolitik durum ortaya çıkacak ve burada yeni imkan ve fırsatların doğması içten bile değil. İnşallah bunu da yakın zamanda hep birlikte göreceğiz."
SORULARI YANITLADI
Katılımcıların sorularını da cevaplayan Kalın, PYD/YPG'nin terör örgütü PKK'dan bir farkının olmadığını söyledi.
Kalın, ABD ile bazı başka Avrupa ülkelerinin şu ana kadar PYD/YPG'ye verdikleri desteklerin yanlış, illegal ve hukuk dışı olduğunun altını çizerek, "Bu, ne Suriye'nin toprak bütünlüğüne ne bölgesel barışa katkı sağlayacak bir yaklaşımdır. Suriye'nin bütünlüğü içinde hiçbir terör örgütünün müzakere masasına gelmesine müsaade etmedik, bundan sonra da etmeyeceğiz. Bu, her şeyden önce Suriye Kürtlerine yapılan büyük bir haksızlıktır." diye konuştu.
PKK ile PYD/YPG'nin Kürtlerin temsilcisi olmadığını vurgulayan Kalın, bu durumu ABD'li mevkidaşları ile görüştüklerini, bölgede PKK/PYD/YPG'nin ideolojisini kabul etmeyen yüz binlerce Kürt olmasına rağmen neden söz konusu örgütlerin muhatap alındığını sorduklarını ancak bir cevap alamadıklarını dile getirdi.
Kalın, Suriye'nin toprak bütünlüğü ve halkının temel hak ve hürriyetlerine kavuşması için en fazla mücadeleyi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın verdiğinin altını çizdi.